Osman İmparatorluğu’nda kağıt para, ilk olarak Abdülmecid Dönemi’nde,
1840 yılında basılmış ve son padişah Vahdeddin Dönemi’ne kadar
basımına devam edilmiştir.
Osmanlı'da kağıt para, geçirdiği üç dönem ve evrede değerlendirilmektedir:
Tanzimat
reformlarının finansmanı için basılanlar;
(1840-1863
/ Abdülmecid ve Abdülaziz
Dönemleri)
I.
Meşrutiyet Dönemi’nde Osmanlı- Rus Savaşı’nın finansmanı için
basılanlar;
(1876-1877
/ V. Murad ve Abdülhamid Dönemleri)
II.
Meşrutiyet Dönemi’nde Dünya Savaşı’nın finansmanı için basılanlar;
(1912-1916
/ Mehmed Reşad ve Vahdeddin Dönemleri)
II. Mahmut Dönemi’nin sonlarına doğru, devlet, mali olarak
zor durumdaydı. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması, Yunan İsyanı,
Rusya Muharebesi ve üzerine Mehmet Ali Paşa ile uzun süren savaş
sonucunda, devlet hazinesi boşalmıştı. Kaynak yaratmak amacıyla, çeşitli
para manüpülasyonları uygulanmış ve sikkede yapılabilecek tağşiş
işlemleri de gelebileceği son noktaya kadar kullanılmıştı. Abdülmecid
tahta geçtiği zaman, böyle bir mali yapı ile karşı karşıyaydı.
Üstelik Avrupa’da Fransız İhtilali ardından oluşan toplumsal
bilincin yansıması olarak sosyal değişim ihtiyacına da çözüm üretilmesi
gerekmekteydi. Bu doğrultuda Tanzimat Faaliyetleri’ne başlandı.
Ancak gereken ıslah hareketlerinin finansmana ihtiyacı vardı.
Hazineye kaynak yaratabilmek için, önce, 1780’lerde kullanılmaya başlanmış
olan esham çıkarılması düşünülmüştü. Esham sistemi,
belirlenen bir devlet gelirinin paylara bölünüp, faiz karşılığı
önceden kişilere satılması sistemiydi. Yani bir çeşit iç borçlanmaydı.
Ancak eshamın halk arası değişimi kolay ve pratik olmadığından,
piyasadaki nakit sıkıntısına çare olmayacaktı. Bu yüzden çözüm
olarak, hem esham gibi iç piyasadan para toplayacak, hem de alış verişlerde
kullanılabilecek bir yol
geliştirilmiş ve ilk kaimeler üretilmişti.
İlk kağıt para “kaime-i nakdiye-i mutebere”, 1256/1840
tarihinde tedavüle sürülmüştü. Bu grubun ilk tertibi, el yazması
(üzerindeki maliye nazırı mühründen dolayı “Saib Paşa
Kaimeleri” olarak tanımlanmaktadırlar) olup,
yüksek küpürlerde (50, 100, 250, 500, 1000, 2000 kuruş) hazırlanmış,
bedeli belirli terminde ve faizde ödenecek taahhüdü olan bir borçlanma
senedi niteliğindeydi. İlk dönemde, çeşitli faizler ile değişik
emisyonlarda paralar basılmış ancak, bu paraların altın karşısında
değer kaybetmesi ve geri ödemelerinde yaşanan sorunlar nedeni ile
tercih edilen bir nakit aracı olamamıştı. İlk küpürlerin el
yazması olmasından dolayı, sahteleri çabucak piyasaya çıkmıştı.
Buna önlem olarak çıkmayan mürekkep, farklı baskı yöntemleri ve
seri numarası gibi değişik tarzlar kullanılmasına rağmen,
sahteciliğin önü alınamamış ve değerlerinin düşmesine mani
olunamamıştı. Neredeyse çıktığı
andan itibaren kaldırılmaya çalışılan kaimelerin bir kısmı,
1270/1854 yılında, halktan
toplanan ianelerle Darphane’nin bahçesinde yakılmıştı.
(Abdülmecid’in
I. emisyon elyazması kaimelerde kullanılan tuğra mührü, padişahın
yanında taşıdığı kendi özel mührüdür. Bu mühür, çok önemli
resmi belgeler haricinde kullanılmamıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşiv
Dairesi belge sınıflandırmasında bu mührü taşıyan evrakları
“Hattı Hümayun“ olarak nitelendirmektedir.)
En küçük küpürü 50 kuruş olan mevcut kaimeler, 5-10 paranın
alım gücü olduğu piyasada kolay dönmüyordu. Diğer yandan,
kaimelerin faiz ödemeleri bir zaman sonra sıkıntı yaratmaya başlamıştı.
Bu sorunlara çözüm olarak 10 ve 20 kuruşluk faizsiz kaimeler tedavüle
verildi. Çıkan her kaime, kısa bir süre içinde üzerindeki nominal
değerinin altına düşmüş ve mali sistemde sürekli sıkıntıya
sebep olmuştu. Yine de, devlet masraflarının karşılanması için
karşılıksız para basma, kısa vadede en kolay yol olarak görülmüştü.
Ancak halkın kaime enflasyonuna tepkisinden de korkulmaktaydı. Bu yüzden
piyasaya sürülen kağıt para miktarının anlaşılmaması için seri
numarası uygulaması bazı emisyonlarda kaldırılmıştı.
Kağıt para uygulamasından vazgeçerek
değeri sürekli düşen ve enflasyona sebep olan kaimelerden
kurtulmak için hükümet, dış borçlanmaya gitmişti. Ancak alınan
borç, Kırım Savaşı’nın (1853) patlak vermesi ile buraya kaydırıldığından
bu başarılamadığı gibi, savaşın finansmanına destek olarak Ordu
Kaimeleri çıkarılarak emisyon genişletilmek zorunda kalınmıştı.
Kağıt
paranın yirmi üç senelik
bu ilk ve kötü serüveni, Osmanlı Bankası’nın kurulması ve kağıt
para basma imtiyazının bu bankaya geçmesine kadar devam etmişti.
1863 yılında kurulan banka, kaimelerin kaldırılması işlemini üstlenmiş
ve kağıt paraların karşılığı % 40 sikke, % 60 Esham-ı Cedide
tedavül ettirerek bunda başarılı olmuştu. Böylelikle ilk kağıt
para deneyimi sona erdirilmişti. Ancak borç döngüsüne bir kere
girip kendini toparlayamayan imparatorluk maliyesi, dışardan gelen
paraları sanayi yada üretimde döndürmediğinden, borç alarak borç
kapatmaya çalışmış ve 1875 yılında konsolidasyona gitmek durumda
kalmıştı. Borç faizleri ve anaparaları yarıya düşürülmüştü.
Arkasından Balkanlarda ortaya çıkan sorunlar ve 93 Rus Harbi
(1293/1876) ile maliye daha zor bir duruma düşmüş ve finansman için,
tekrar kağıt para basılması yoluna gitmişti. Fakat kağıt para
basma imtiyazı, kuruluşu ile beraber Osmanlı Bankası’na verilmişti.
Bu sorun banka ile yapılan bir anlaşma neticesinde, basılacak paraların
banka tarafından numaralandırılması ve bankanın bir komisyon alması
yolu ile aşılmıştı.
V. Murad ve Abdülhamid Dönemleri’nde 1,5,10,20,50 ve 100 kuruşluk
küpürlerde basılıp 3 tertipte tedavüle sürülen söz konusu
paraların değerleri, ilk andan itibaren, önceki
tecrübenin de etkisi altında, altın lira karşısında sürekli
düşüş göstermişti. İlk kaime uygulamasında devletin başına büyük
dertler açan sahtecilik ve kalpazanlık olayları, bu paralar için de
yaşanmıştı. Bu yüzden ilk defa filigranlı kaime uygulamasına baş
vurulmuştu. Ancak uygulama sadece 50 ve 100 kuruşluk küpürlerde sınırlı
kaldı. Filigranlı kaimeler, eskiyen banknotların yerine tedavüle
verilmişlerdi.
Kaime ihracında yapılan büyük hatalardan birisi de, piyasada
tek bir para cinsi olmamasıydı. Kaimeler, altın, gümüş, bakır
sikkelerle beraber tedavül etmekteydi. Bu yüzden de, halkın güvenini
kazanamamış, karşılığı olmayan kağıt para, spekülatörlerin de
etkisi ile enflasyon ve hayat pahalılığına neden olmaktaydı.
Kaimelerin, altın lira karşılığı değerleri, 10 katının üstüne
çıkmıştı. Dolayısıyla, altın ve gümüş paralar, tasarruf aracı
olarak saklanmaya başlamıştı. Mali yönetim, zaten fazla olmayan bakır
sikkelerin eskiyenleri yerine yenilerini koyamadığı zaman da, bozuk
para sıkıntısı baş göstermişti. Bu yüzden halk arasında, alış
veriş yapabilmek için, çeşitli kurumların çıkardığı kağıt
jetonlar (para bilet) kullanılmaya başlanmıştı.
93 kaimeleri olarak geçen bu paralardan kurtulmak ve mali itibarını
korumak için devlet, bir kampanya başlatmış,
toplanan ianeler ve sarraflardan sağlanan metal paralarla halkın
elinden bu kaimeler toplanmıştı. Bu kaimeler Beyazıt Meydanı’nda
aralıklarla yakılarak ikinci defa yaşanan kağıt para vakası son
bulmuştu. 1879’da başlayan geri çekme operasyonu 1883’e kadar sürmüştü.
Takip
eden senelerde alacaklı
devletlere karşı mevcut borçları ödeyemeyen imparatorluk maliyesi,
savaşla beraber üzerine gelen ağır harcamalar ve arkasından alınan
yenilgi neticesinde, Rusya'ya ödenmek durumunda kalınan savaş
tazminatı ile iflas etmişti. Bunun sonucunda da, devletin mali yapısının
yönetimi 1881 yılında, alacaklı devletlerin temsilcilerinin oluşturduğu
Duyun-u Umumiyye İdaresi’ne devredilmek durumunda kalınmıştı.
Birinci Dünya Savaşı sürecinde, Osmanlı İmparatorluğu, başlarda
tarafsız kalmaya çalıştıysa da, Almanya’nın oldu bittisi ve hükümetteki
ittahatçı yöneticilerin arzuları ile kendini savaşın içinde bulmuştu.
Bu arada devlet, dışarıya olan borçlarla beraber, siyasi, mali ve
iktisadi sorunlar içindeydi. Buna rağmen, savaşla beraber ülkenin
savunmasına yönelik tedbirler alma ve savaşın getireceği külfetler
için kaynak yaratma zorunluluğu ortaya çıkıyordu. İmparatorluğa
borç sağlayan devletler şimdi karşı taraftaydılar. Bu durumda
ihtiyaç olunan kaynaklar savaşta aynı tarafta bulunduğumuz Almanya
ve Avusturya tarafından taahhüt edilmiş ve sağlanmıştı.
Almanya'dan ilk gelen beş milyon altın, 1/3 karşılık oranı ile
banknota dönüştürülmüş iki
defa başvurulan ve zorluklarla
kurtulunan kağıt paraya
tekrar dönülmüştü. (1331/1914)
Ancak savaşın boyutları ile beraber öngörülen bütçeler hiçbir
zaman yeterli olmamış, altının yanında Alman Hazine Bonoları karşılığında
para basımına devam etmek durumunda kalınmıştı. Bu şekilde, ilki
altına endeksli, kalanları altın karşılığı Alman Hazine Bonosuna
endeksli, yedi tertipte (*) kağıt para ihraç edilmişti. Üçüncü
defa yaşanan bu kağıt para tecrübesinde de, ilk ikisinde olduğu
gibi aynı problemler yaşanmıştı. Kalpazanlar bu dönemde de hükümetin
sorunu olmuştu. Diğer yandan, halkın kağıt paraya karşı
tedirginliğini kullanan sarraflar, paraların değerleri üzerinden
spekülatif kazanç sağlama uğruna maliyeyi büyük zarara uğratmışlardı.
Bozuk para sıkıntısı yine halkın derdiydi. Zaten piyasa ihtiyacı
altında basılan bozukluk sikkeler, kağıt paranın çıkmasıyla
beraber azalmaya başlamıştı. Üstüne, savaşa giden askerlerin
yanlarında kağıt para yerine bu sikkeleri götürmeleri,
piyasalardaki alış verişi durma noktasına getirmişti. Bu durum karşısında
halk yeniden kağıt jetonları kullanmaya başlamıştı. Bu defa kağıt
jetonlar, deniz yolları işletmeleri, demir yolları ve belediyeler
gibi devlet kurumları tarafından da piyasaya veriliyordu. Hükümet bu
uygulamalara karşı 1, 2½ ve 5 kuruşluk kağıt paralar ihraç etmiş,
bu yeterli olmayınca 5 ve 10 paralık posta pullarını tedavüle sürmüş
ve gayri resmi kullanılan kağıt jetonları yasaklamıştı.
Mehmed Reşad ve Vahdeddin Dönemleri’nde yedi tertip basılan
kaimelerin toplamı 161.018.663.60 lirayı bulmuştu. Bu kaimelerin
7.270.100 liralık kısmı çeşitli tarihlerde piyasadan çekilmiş ve
imha edilmişti. Geriye kalan kısım, Cumhuriyet Dönemi’nin ilk kağıt
paraları basılana kadar, yani 1927 yılına kadar kullanılmıştı.
Bu tarihten itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci emisyon kağıt
paraları ile değiştirilmiş, 4 Eylül 1928’de de tedavülleri resmi
olarak sona ermişti.
Osmanı Finans Sistemleri’nin bilhassa XIX.yüzyılın
ilk yarısı ve ondan önceki dönemlerine ait devlet kayıtları
çok sıhhatli ve tam olmadığından, her an, bilinmeyen bilgilerin,
bir takım kaime ve kağıt
paraların gün yüzüne çıkması mümkündür. Kitabımızı
inceleyen kolleksiyoncu ve Osmanlı Finans Sistemi uzmanlarının kitabın
hazırlandığı tarihte, erişebildiğimiz bilgilerin yeterliliği
konusunda hoşgörülerini önemle rica ediyoruz.
En Büyük Küpür 50.000 Lira (50.000 Reşat
Altını)
(*)
23 Mayıs 1332 senesinde ihraç edilen 1 ve 2½ kuruşluk küpürlerin
karşılığı olarak, 6 Ağustos 1332 tarihli emisyonun 50.000 liralıkları,
Duyun-u Umumiyye'de bloke edilmiştir. Yani küçük küpürlerin tutarı
6 Ağustos emisyonunda
(4.Emisyon) değerlendirilmektedir.
Vahideddin Dönemi Kağıt Paralarında
Emisyon Damgaları
Birinci
Dünya Savaşı finansmanı için, üçüncü defa kağıt para basımına
başvurulmuştur. Bu dönemde yedi emisyonda/tertipte toplam 158,7
milyon liralık banknot ihraç edilmiştir. Her emisyonda, eskiyen ya da
fersude olan banknotlarla değiştirilmek üzere, bir miktar ihtiyat
parası bastırılmıştır. Eskiyenlerin yerine konan ihtiyat paraları
ile toplam emisyon hacmi korunmuştur.
Yedinci
ve son emisyonda (28 Mart 1334), 24 milyon lira tutarında banknot bastırılmasına
rağmen, bunun yaklaşık 2,5 milyon lirası (99.843 adet 25 lira)
toplam tedavülü genişletmek için ihraç edilmiştir. Geri kalan
tutar enflasyona sebep vermemek ve mevcut banknotların itibarını
korumak maksadıyla bekletilmiş ve sadece eskiyenlerle değiştirilmek
üzere ihtiyat parası
olarak kullanılmıştır.
Önceki
emisyonların ihtiyat paraları tükendiğinde yedinci tertibin, söz
konusu banknotları devreye alınmıştır. Eskimiş ve yırtılmış küpürler
yerine, aynı küpürden 7. emisyon banknotlarının arkasına hangi
emisyonun yerine geçecekse o emisyonun damgası, Eski Türkçe ve Fransızca
basılarak tedavüle verilmiştir. Daha sonraları, bazı küpürler tükendiğinden
aynı küpür tedavüle verilememiş, yerine başka küpürler verilmeye
başlanmıştır. (Örneğin 25 liralar yerine 10 liralar)
Cumhuriyetin İlk Kağıt Paraları
Bu
banknotlar, Aralık 1927’de Osmanlı paralarının yerine kullanılmaya
başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ilk banknotları, Harf
Devrimi’nden önce basıldığı için
Eski Türkçe harflidirler.
İptal paralar ile ilgili bir kesit. (
Birinci Kağıt Para Uygulaması, 1859)
Kaimelerin
kullanımı, tedavülünden ve altın lira karşısında sürekli değer
kaybından dolayı, halkı sürekli zarara uğratmaktaydı. Maliye,
tedavüle verdiği kaimeleri geri toplayabilmek için, dış borç
almak, iç yardım toplamak, yeni esham çıkarmak gibi çeşitli önlemlere
başvurmasına rağmen piyasadaki kağıt paraları toplamayı bir türlü
başaramamıştı.
1276/1859 yılında alınan bir karar ile, yeniden İstanbul halkından
iane/yardım alınması kanunlaştırıldı. Buna göre,
ticarethanelerden gelir ve kiralarına göre yardım toplanacaktı. Bu
yeterli olmazsa uygulama meskenlere
de kaydırılacaktı.
Yardımın
en kısa zamanda toplanması için bir iane komisyonu kuruldu ve emlak
kaydı olan bölgelerden işe başlandı. Uygulamaya göre, mal
sahibinden yıllık tesbit edilen kira gelirinin yüzde beşi, tüccardan
ise yüzde onu kağıt para olarak alınacaktı. Yapılan yardım karşılığında
bir senet düzenlenecek ve yardım yapana verilecekti. Ayrıca teslim alınan
kaimeler yardım yapanın gözü önünde tuğra ve mühürü çıkarılarak
iptal edilecekti.
Yukarıdaki
belge bu kararın uygulamasında kullanılan bir yardım makbuzudur.
Sahibi
derununda olan mülk sahibine ;
Kavaim-i
nakdiyenin kaldırılması için verilen ianenin cenib-i hükumetten ita
olunan makbuz senedidir.
Tophane
kolu, Defter 33, Numara 17.
Derununda
sahibi merküm icra-yı ticaret eder.
Nikolaki'nin
berber dükkanı.
Ber
muceb-i tahmin kirayı senevisi 1000 kuruş.
50
Yüzde beş hesabiyle sahibi tarafından verilecek mülk ianesi.
100
Yüzde on hesabiyle sahibi tarafından verilecek ticaret ianesi.
150
Yalnız yüzelli kuruştur.
İş
bu makbuz senedinin tarihinden itibaren belade muharrer ulmikdar iane
kavaim-i nakdiye olarak dükkanda hazırlanıp olgün gelecek olan
tahsil memuruna tamamen teslim olunacak ve mezkur kavaim derhal, teslim
edenlerin gözü önünde zımba ile delinib mührü çıkarılarak
ibdal olunduktan sonra, bu senet tahsil memuru tarafından temhir
olunarak ianeyi verenlerin yedine kalacaktır. Fi Şaban 1276 yevm-i Perşembe.
Kaimeler
tahsil olunmuşdur. Fi 15 Ramazan 1276.
Halk yardımı ile toplanarak iptal
edilen kaimeler ( İkinci Kağıt
Para Uygulaması, 1878-1879)
1876-1879
yıllarında, Rus Harbi masraflarının karşılanması için, mecburen
ikinci defa kağıt para
uygulamasına gidilmiştir. Bu uygulama, 1840-1863 senelerinde olduğu
gibi yine başarısız olmuş ve kaimelerin altın lira karşısındaki
değer kaybının önüne geçilememişti. Bu yüzden, maliye için büyük
dert oluşturan kağıt paraların, geri toplanması ve tedavülden kaldırılması
için yoğun çaba ve kaynağa ihtiyaç vardı. Geri toplama için mali
kaynak yaratmak amacıyla, 1879 senesinde Abdülhamid'in başkanlığında
sarayda bir “Komisyon-u Ali” kuruldu. Bu komisyon ilk iş olarak,
saray ve çevresinden altın ve gümüş eşyaları toplamış, ve
madeni paraya dönüştürtmüştü. Bu madeni paralar halkın elindeki
kaimelerle değiştirilecekti. İkinci olarak “ İmha-i kavaim iane-i
vataniyye” adı ile Komisyon-u Ali' nin bir şubesi kurulmuştu. Bu
kurul nizamnameler yayınlayarak halkı ellerindeki kaimeleri bağışlamaya
çağırmıştı. Teşvik olarak da yardım yapanların isimleri günlük
gazetelerde yayınlanıyordu. Taşrada kaime bağışlayanlar, kaimenin
tuğrasını kesecek ve mahalli yöneticiler vasıtasıyla komisyona gönderecekti.
Büyük ölçüde halk tarafından da destek gören bu girişim
sayesinde ikinci kağıt para uygulaması sonlandırılmıştı.
Toplanan paralar, yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi arkalarına
vurulan mühürle iptal edilmişler ve aralıklarla yakılarak imha
edilmişlerdi.
Samsun Alman Kampı Paraları
(1916)
Birinci
Dünya savaşı sırasında, 1916 yılında, Alman Başkumandanlığı
tarafından kurulan kamp, Rus Askeri Kuvvetleri’nin destek kıtasındaki
Gürcistan asıllı savaş esirlerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur.
Kamp içi ve çevresinde, Alman komutanlar tarafından imal ettrililen,
üzeri almanca yazılı ufak kağıt paralar kullanılmıştır.
Arnavutluk'ta Esat Paşa zamanında
kullanılan demiryolu paraları (1913)
1913
Balkan Savaşını takip eden yıllarda, bugün bildiğimiz devletlerin
kurulmasından önce, kısa süreli bir takım yönetimler bölgelere
hakim olmuşlar ve kendi paralarını çıkartmışlardır.. Bunlarda
biri de Osmanlıdan kopmak üzere olan Arnavutluk dolaylarında, Osmanlı
askeri olan Esat Paşa’nın kısa süren bölgesel yönetimidir. Esat
Paşa aslen Arnavuttur ve Abdülhamid’e hal edildiğini bildiren
heyetin içinde olması bakımından tarihe geçmiştir.
Trablusgarb'ta Enver Paşa zamanında
kullanılan paralar (1913)
1911
senesinde İtalyanlar’ın Trablusgarb’a asker çıkartmasıyla İtalyan-Osmanlı
savaşı başlamıştır. Bu tarihlerde Berlin’de görevli olan Enver
Bey bölgeye gelerek oradaki küçük Osmanlı askeri birliklerinin
kumandanı olmuştur. Bu cephede savaşan Osmanlı askerlerinin silah,
teçhizat ve parası İstanbul’dan ancak Mısır üzerinden kara yolu
ile gönderilebilmekteydi. Bu lojistik faaliyetide çok geç olmakta ve
cepheyi sakteye uğratmaktaydı.
Harcamalar
için paranın zamanında ellerine geçmemesi üzerine Enver Paşa, altın
liralar geldiğinde değiştirilecek ve kısa süre geçerliliği
olacak, ufak kağıt paralar yazdırmış ve kendi mühürünü vurarak
tedavül ettirmiştir.
İngiliz Gelibolu Kampanyası (1915-16)
Çanakkale
savaşı için gelen İngiliz birlikleri, Osmanlı topraklarını
işgal edeceklerinden oldukça emindiler. Hatta öyle ki, işgal
gerçekleştikten kullanılmak üzere, kendi paralarına değerinin
Osmanlıca karşılığını yazan sürsaj yaptırıp askerlerine dağıtmışlardı.
Wrangel Paraları (1920) / Wrangel Issues
(1920)
I.
Dünya Savaşı’nın ardından Rusya’da yaşanan devrim sırasında,
Rus Çarı'nı koruyan birlikler İstanbul'a kaçmış ve tümü bir
araya gelinceye kadar bir süre toplu olarak barınmışlardı. Başındaki
komutanları WRANGEL olan ve bu isimle anılan birlik, lokal ihtiyaçlarını
görebilmek için yanlarındaki Rublelerin üzerine mühür ve imza ile
sürsaj yaparak paralar tedavül ettirmişlerdi.
Karadenizde Kullanılan Rus Kağıt
Paraları
1915-17
yıllarında, Trabzon, Samsun, Rize gibi illerdeki tüccarlar Rusya’nın
yakın bölgeleri ile ticaret yapmaktaydılar. Alış verişlerde de Rus
paraları kullanılmaktaydı. Bu ticaretin yoğunluğu Rus paralarının
halk arasında kullanılacak kadar yaygınlaşmasına sebep olmuştu.
Ancak Rus İhtilali sonrası bu paralar elde kalmış ve halk arasında
sıkıntı yaratmıştı.
İngiliz Resmi Basımı Sahte 10 Liralar
Sahte
para sadece kalpazanların işi değildir. Devletler de Dünya Savaşlarında
düşman ekonomileri felce uğratmak için sahte paralar basmışlardır.
Bu tür faaliyetler gizli servislerce planlandığından ıspatlamak zor
olsada, Birinci Dünya Savaşında, Osmanlı ekonomisini çökertmek
amacıyla Vahiddidin dönemi 10 Liralıkların İngiliz savaş
konseyince bastırıldığı araştırmacılar tarafından ispatlanmıştır.
Ortadan ikiye kesilerek kullanılan
paralar
Birinci
Dünya Savaşının ilk yıllarında kâğıt para basımı, karşılığı
borç ile oluşturulduğundan, sıkı bir denetim altındaydı. Her yeni
emisyon yeni bir borçlanma gerektirmekte idi. Tedavüle verilen küpürler
1 ve 5 liralıklardan oluştuğundan ve madeni paraların azlığından
ufak para sıkıntısı çekilmekteydi. Bu ufak kâğıt para darlığına
çözüm olarak, 1331 hicri yılında, 1 liraların ortalarından
kesilerek 1/2 lira değerinde tedavülüne karar verildi. Ve bu husus
kanun maddeleri halinde duyuruldu. Ortalarından kesilen bu kâğıt
paralar, üzerlerine yeni değerleri ve ilgili kanun basılarak, kullanıma
verildi.
Osmanlı Bankası Kağıt Paraları
1860’ların
başlarında, yaşanan mali krizlerden ve başarısız kaime uygulamalarından
kurtulabilmek için, Osmanlı İmparatorluğunda bir devlet bankası
kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple 1958’de faaliyete başlayan
Bankı Osmani ile mütabakata varılmış ve 1863 de yapılan bir anlaşma
ile bankanın ismi Bankı Osmanii Sahane olarak değiştirilerek, devlet
bankası niteliği kazandırılmıştır. Söz konusu anlaşma çerçevesinde,
kağıt para basma imtiyazı ve tekeli de, çeşitli sınırlamalarla
Osmanlı Bankası’na verilmiştir.
Bu
sınırlamalardan birincisi, bankanın tedavüle çıkardığı paraların
karşılığı olarak, değerlerinin üçte biri altını kasada
bulundurmak şartıdır. Bu şart ile; geçmişte yaşanan kötü tecrübelerin
tekrar yaşanmaması adına, herhangi bir sebeple yüklü miktarda kağıt
para bankaya geri döndüğünde, bankanın yetersiz madeni para stoğu
yüzünden bu talepleri karşılayamaması riskini en aza indirmeyi sağlamıştır.
Bir
diğer sınırlama da banknotların ihraç edildikleri yerlerde geçerli
olmalarıdır. Bu yüzden her şubesinde altın rezervi tutmak istemeyen
banka, İzmir şubesinde 1864-1896 yıllarındaki tecrübesi haricinde,
İstanbul dışında başka bir yerde banknot ihraç etmemiştir.
Bankanın
sınırlamalara gereği gibi uymuş olması ve ticari faaliyetleriyle
oluşturduğu güven sayesinde, çıkardığı banknotlar rağbet ve
itibar görmüştür. Tedavül ettirilen emisyon büyüklüğü Birinci
Dünya savaşına kadar istikrarlı bir şekilde yönetilmiştir. 1914 yılında
savaşa girmeye hazırlanan devlet, masrafların finansmanı için karşılıksız
para basma isteğinde bulunmuş, ancak banka yönetimi olumlu cevap
vermeyerek isteği reddetmiştir. Bu yüzden devlet, Osmanlı Bankasına
verdiği imtiyazı yok sayarak kendisi para basımına başlamıştır.
Bu gelişme bankanın banknot ihracının sonunu getirmiştir.
1947
yılına kadar Osmanlı Bankası banknotları, sarraflar tarafından alınıp
satılan ama ödeme aracı olarak kullanılmayan değerli evrak olarak
tedavülde kalmışlardır. 1947 yılında yapılan bir itfa operasyonu
ile de nominal değeri üzerinden geri toplanmışlardır.
Ufak Değerli Gayrı Rasmi Kağıt
Paralar ve Pul Paralar
Kağıt
paralar, dolaşıma çıktığı ilk andan itibaren bir takım
problemleri de beraberinde getirmişlerdir. Öncelikle, baskı
tekniklerinden dolayı çabuk taklit edilmeleri en büyük sıkıntıları
doğurmuştur. İkl tertip “kaimeler” el yazması olduğundan çabuklukla
taklit edilmiş bu yüzden önce baskı, sonrasında da matbu kaimelere
geçilmiştir. Ancak yinede
kalpazanlara karşı alınan tedbirlere rağmen sahtecilik, kağıt
paraların itibarını her emisyonda zorlamıştır.
Madeni paralarla aynı anda tedavül ettirildiklerinden, altın
Lira karşısında değerlerinin korunamasında başarı sağlanamamış,
ve aradaki fark sürekli açılmıştır. Bu farkların zaman zaman beş
katına kadar çıkması spekülatif kazançları takip eden bankerlerin
büyüyüp devletten imtiyazlar almalarına kadar olan, son dönem
Osmanlı mali yapısındaki hastalıklı durumun sebeplerinden olmuştur.
Başarısız mali politikalarla tedavül eden kağıt paraların
yarattığı sıkıntıları en iyi hisseden tabiki halk olmuştur. Ödemeler
dengesinin bozulması, memur maaşlarının ödenememesi, hayat pahalılığı
ve enflasyon en alt seviye kadar tüm kesimler tarafından yaşanmıştır.
Yanlış finansal uygulamaların bir diğeri de kağıt paraların
çoğunlukla yüksek küpürlerde basılması, halkın ihtiyacı olan ve
günlük alış verişlerde kullandığı küçük küpürlerin ihmal
edilmesidir. Zaten az sayıda basılan gümüş ve bakır sikkeler, karşılığı
eriyen kağıt paraların yanında bir tasarruf aracı olarak kullanılmış
ve tedavülden kaçırılmıştır.
Bu konuda devletin yeteri kadar duyarlı davranmaması yada başka
bir değişle geçerli ve kalıcı bir çözüm üretememesi sonucunda,
alış verişlerde kilitlenme noktasına varan büyük sıkıntılar oluşmuştur.
Çözümü ise mağdur olanlardan gelmiştir. Esnaf, fırıncılar,
pazarcılar ve yapılan bağışlarla ayakta duran ibadet yerleri ve
dernekler gibi bazı kurumlar yaşamlarını devam ettirebilmek için
kendi çarelerini geliştirmek durumda kalmışlar ve ufak değerli kağıt
paralar (kağıt jetonlar, para biletler diye de adlandırılmaktadırlar)
tedavüle sürmüşlerdir.
Bu ufak değerli kağıt paralar, başlangıçta sadece onları çıkaran
kurum ile olan maddi ilişkilerde geçerli olmalarına rağmen, sonraları
kurumun çevresindeki ahali tarafından diğer alışverişlerde de
kullanılmaya başlanmışlardır. Kullanımın yaygınlaşmasında önemli
olan ve parayı muteber kılan, tedavüle süren kurumun güvenilirliği;
paraları iade için getirenlerin boş çevirmemeleri olmuştur. Bundandır
ki paraların daha geniş gruplar tarafından kullanımı için üzerlerindeki
Türkçe ile birlikte, Rumca, Ermenice, Fransızca yazıların birlikte
kullanılmıştır. Bunlara en çarpıcı örnek mum parası karşılığı
olarak baştırılan ve üzerinde bu ibareyi taşıyan bazı Rum kilise
paralarının, müslüman halkın kilise ile hiç teması olmayacak olsa
bile aynı yazıyı Türkçe olarak da içermesidir.
Zaman olarak; söz konusu paraların tedavül etmeye başlaması
1876-1880 dönemlerine rastlamaktadır. Bu dönemde Rusya ile girilen
savaş için gerekli maddi birikim dolayısı ile piyasadan paranın çekilmesi
ve cepheye giden askerlerin çoğunlukla ufak değerli madeni paraları
beraberlerinde götürmeleri tetikleyici sebep oluşturmuştur.
Takip edilen süreler içinde hükumet zaman zaman çeşitli uyarılar
ve ceza yaptırımları ile bu tedavülleri önlemeye çalıştıysa da
çiddi bir çözüm geliştirmediğinden buna engel olamamış ve özellikle
yüzyılın ilk yıllarında uygulamalar yoğunlukla devam etmiştir.
Hatta, resmi kurum olan mahalli idareler bile bu yola başvurmak
durumunda kalmışlardır.
1319 / 1902 senesinde İzmir’de valilik, 1 ve 2 kuruşluk
vesikalar bastırarak halkın ekmek alımını kolaylaştırmaya çalışmıştır.
Aynı uygulamayı Aydın, Tire, Manisa, Adana Belediyeleri de gerçekleştirmişlerdir.
Bu yöntem halkın hayatında bir kolaylık sağlamakla birlikte
belediyeye ve belediyeden un temin eden fırıncılara da oldukça
rahatlık sağlayabilmiştir.
Hükümetin bozuk para sıkıntısı ile ilgili geliştirdiği bazı
tedbirler de olmuştur. Bunlardan ilki ufak değerli madeni para basıp
tedavüle sürmektir. Yeterli olmayınca, eskiden tedavülden çekmiş
olduğu ayarı bozuk sikkeler bile piyasaya sürülmüştür.
“Meskukati Mağşuşe” ve “Battal Meskukat” kanunlarının çıkarılması
bu sebeptendir. Çözüm arayışına diğer bir örnek; 18 Ekim 1331
tarihli 1 Liralık banknotların ortadan ikiye bölünüp sürsajlanması
sureti ile 50 kuruşluk olarak tedavül ettirilmesidir. Daha sonraları
1 kuruşluk kağıt paralar da tedavül ettirilmiş isede piyasadaki sıkıntılar
giderilememiştir.
Bu
küçük para sıkışıklıklarına yönelik son uygulamalar damga ve
posta pullarının arkalarına karton yapıştırılarak bozuk para
haline getirilmesi ve tedavüle çıkarılması olmuştur.
'Para pul oldu' deyiminin konuşma dağarcığımıza girişinin
kaynağı budur. Bu pulların basımından sonra yerel yönetimlere şirketlerin
ve Belediyelerin bastırmış olduğu kağıt paraların toplatılması
ve bunların yerine pul paraların kullanılması
talimatı verilmiş ve
gayrı resmi paraların kullanılmaması sağlanmaya çalışılmıştır.
|