OSMANLI KAĞIT PARALARINDA İMZALAR

Güçlü Kayral & Mehmet Tezçakın

 Bölüm 1

     Fransız İhtilali ardından Avrupa’da gelişen ideolojik ve sosyal olgular, padişahlıkla yönetilen ve üç kıtaya yayılmış farklı milletlerden oluşan mozayik yapıya sahip Osmanlı İmparatorluğu’nu çok kısa sürede etkilemeye başlamıştı. Avrupa’da işçi sınıfının  öne çıkmasının ardından yaşanan endüstri devrimi ve kapital birikimleri, özellikle İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletler için ürettiklerini satacakları yeni pazarlar yaratma ve endüstrilerini besleyecek hammaddelere daha iyi şartlarda ulaşma ihtiyacını doğuruyordu. Eski gücünü kaybetmiş, zayıf Osmanlı Devleti de bu ihtiyaca en uygun çare olacaktı.
    Bu ülkeler, 1800’lerin ilk yarısında, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması, islahat hareketleri gibi İmparatorluk içindeki sosyal değişimi azmettirerek ve Yunan İsyanı, Sırp isyanı gibi etnik ayaklanmaları yönlendirerek iktisadi olarak istediklerini almaya başladılar. Kendi malları için özel haklar, gümrük ayrıcalıkları ve sonunda sağladıkları kapitilasyon özerkliği ile Osmanlı ticaretini ele geçirdiler.
   Osmanlı yönetimindeki beceriksizlik ve batı hayranlığı sonucu İmparatorluk ekonomik açıdan çöküş noktasına geldi. İktisadi dinamiklerin yönetilememesi, önce içeride ardından da dışarıda borçlanmaya gidilerek, İmparatorluğun yaşam döngüsünü borçsuz nefes alamaz duruma getirdi. Adı geçen devletler tarafından yönetilen ayaklanmalar ve savaşlar sonucunda İmparatorluk, Afrika, Avrupa ve Arap Yarımadası’ndaki topraklarını kaybediyordu. Doğal olarak buralardan sağladığı gelirler kesiliyor, diğer yandan ağır savaş masraflarını karşılamak zorunda kalıyordu. Bunun sonucunda Osmanlılar, hesapsız ve ihtiyatsızca, her koşulda krediyi ve borcu kabul eder duruma gelmişti. 1875 yılına gelindiğinde, bütçede borç geri ödemeleri gelirlerden düşüldükten sonra devlete bir şey kalmıyordu. Aynı yıl 600 yıllık Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemeyeceğini, yani iflasını, resmen ilan etti.

    1854 yılından 1874 yılına kadar 14 tertipte çıkarılan tahvillerle, Avrupa’dan 5.3 milyar Fransız Frangı borç alınmıştı. Doğal olarak borç verenler alacaklarının peşine düşerek 1881’de Muharrem Kararnamesini çıkarttırdılar. Bu kararname ışığında, alacaklıların temsilcilerinden oluşan (Duyun-ı Umumiyye) Genel Borçlar İdaresi kuruldu ve devlet gelirlerinin üçte biri borçların geri ödenmesi için bu idareye devredildi. Bu kurum, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin borçları devralmasına kadar görevine devam edecekti.
    Kısaca özetlediğimiz bu süreç içinde, hazineye kaynak yaratma amacıyla, Avrupa’da 200 yıldır kullanılan kağıt para, Osmanlı İmparatorluğunda da kullanılmaya başlandı. İlk olarak Abdülmecid döneminde 1840 yılında tedavül ettirilen kağıt paralar, son padişah Vahdeddin dönemine kadar Osmanlı ekonomik hayatında önemli rol oynadı.

 

Para resimleri...

Bölüm 2

 İmparatorluk’ta kağıt para, geçirdiği üç dönem ve evrede değerlendirilmektedir;

 ·         Tanzimat Reformlarının finansmanı için basılanlar

(1840-1863 /  Abdülmecid ve Abdülaziz dönemleri)

·         I. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Rus Savaşı’nın finansmanı için basılanlar

(1876-1877 / V. Murat ve Abdülamid dönemleri)

·         II. Meşrutiyet döneminde dünya savaşının finansmanı için basılanlar

(1912-1916 / Mehmed Reşad ve Vahdettin dönemleri)

    İlk gruptaki paralar, önceleri elle yazılarak, sonrasında ilkel baskı teknikleri ile basılarak İstanbul’da üretilmişlerdi. Çıkarılan 13 emisyondan 8’i faizliydi. Tamamı Osmanlıca basılan ve günümüzde “kaime” olarak adlandırılan bu paraların bir diğer ortak özelliği, arkalarında dönemin maliye nazırının mühürünün bulunmasıydı.
    V. Murat ve Abdülhamid dönemlerinde basılan paralarda son emisyon filigranlı 50 ve 100 kuruş hariç, dikey baskıydı. Hatta kalıp maliyeti olmasın diye Abdülmecid Dönemi onüçüncü tertibi ile  aynı önyüze sahiptiler. Ancak arka yüzlerinde maliye nazırı mühürünün yanısıra Osmanlı bankasının Fransızca yazılı damgası ve içinde seri numaraları bulunuyordu. Bu ayrı bir yazı konusu olmakla beraber kısa bir bilgi verelim. Bu dönemde Ruslara karşı yapılan meşhur 93 harbi patlak vermişti. Devlet, kaynak yaratmak amacıyla para basmak istedi. Ancak 1863’te Osmanlı Bankası kurulurken İmparatorluğun para basma imtiyazı bu bankaya devredilmişti. Kısaca, paraların basılması, Osmanlı Bankası’nın seri numarası basması ve bankaya yüzde 1 komisyon ödenmesi koşuluyla gerçekleşebildi.

   

     Üçüncü grup paraların çıkış nedeni ise yukarıda  belirtildiği gibi Dünya Savaşının giderlerini karşılayabilmek içindi. Tarihin bu döneminde, daha önce borç veren ülkeler karşı cephede, Avusturya ve Almanya ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yanındaydı. Doğal olarak, paraların karşılığı olan krediler Avusturyalılar ve Almanlardan geldi. Ancak, güvenilir bir kurumun da bu paraların geri ödemesini taahhüt etmesi gerekiyordu. Buna da pratik bir çözüm bulundu. Savaş nedeni ile önce İtalyan sonra da Fransız ve İngiliz alacaklıların temsilcileri Duyunu Umumiye’den çekilmişler ve yönetim Alman, Avusturya ve Osmanlı temsilcilerine kalmıştı. Duyunu Umumiye 1915-1918 yılları arasında 7 tertipte çıkarılan paralara kefil oluyordu. İlk tertip karşılığı altın, diğer 6 tertip karşılığı onbir yıl içinde çeşitli tarihlerde ödenecek olan Alman hazine tahvili, Berlin ve Viyana Bankalarında Duyunu Umumiye adına açılan hesaplara yatırıldı.
     Osmanlı müttefikleri paraların basım işini de üstlenmişti. Avusturya, Berlin ve Laipzig matbalarında hayat bulan kağıt paralar, İstanbul’da basılan paralardan farklı olarak, zamanın Alman paralarına benzeyen, renkli grafik tasarımları ve filigranları olan bugünkü banknot karakterlerine sahiptiler. Ön yüzlerinde küpürler Osmanlıca ile beraber Fransızca da yazılmıştı. Altta maliye nazırının imzası bulunmaktaydı. Arkalarında ise paraların karşılığı belirtiliyor ve Duyunu Umumiye taahhüdü Konsey Reisi’nin imzası ile tasdik olunuyordu.
     İşte yazımızın ana konusu bu son grup paralardaki imzalardır. Paraların ön yüzünde maliye nazırlarının imzaları var demiştik. Bu imzalar, Mehmed Talat ve Mehmed Cavid Beylere aittiler. Arka yüzlerde Duyunu Umumiye Reisi olarak imza atanlar ise Chevalier de Janko, Hüsyin Cahid, Rudolph Pritsch ve Guido Panfili’e aittir. Gelin şimdi bu imzalarıyla ölümsüzleşen kişileri kısaca tanıyalım.

 Para resimleri...  

Bölüm 3

Mehmed Talat Paşa

      Talat Paşa 1874 yılında Edirne'de doğdu. İttihat ve Terakki Cemiyeti önderlerindendi.    II. Meşrutiyet'in ilanı sırasında önemli görevler üstlenen Talat Paşa, 1908'de İttihat ve Terakki'den Edirne Mebusu seçildi. Meclis-i Mebusanın birinci reis vekili oldu. 1909'da İngiltere'ye giden Mebuslar Heyeti’nin başkanlığını üstlendi. İttihat ve Terakki'nin en etkili yöneticisi oldu. 1908 kongresinde seçildiği Merkez-i Umumide, Vekil-i Umumiliğe getirildi (1912). 
      Balkan Savaşları (1912-13) sırasında, bölgedeki karışıklıkları önlemek amacıyla Doğu Anadolu'daki Ermenileri topluca göç ettirdi. Bu uygulama nedeniyle Batı kamuoyunda "soykırım yapmak"la suçlandı ve "bir numaralı Ermeni düşmanı" ilan edildi. Kasım 1914 Mart 1917 seneleri arasında Maliye Nazırlığını vekaleten üstlendi. Said Halim Paşa 1917'de görevinden ayrılınca vezirlik verilerek sadrazamlığa getirildi. Birinci Dünya Savaşı Almanya ve müttefiklerinin yenilgisiyle sonuçlandığında, Talat Paşa hükümetin başındaydı. 
     15 Mart 1921'de bir Ermeni tarafından Berlin'de öldürüldü ve Berlin'deki Türk Mezarlığına gömüldü. 1943'te kemikleri İstanbul'a getirilerek Şişli'de Hürriyet-i Ebediye tepesinde toprağa verildi.

 

   Talat Paşa

Mehmed Cavid Bey

 

Mehmed Cavid Bey 1875’de Selanik’te doğar. İttihat ve Terakki Partisi’nin mali ve ekonomik politikalarının oluşturulmasında önemli rol oynamıştır. Tüccardan Recep Naim Efendi’nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Selanik ve İstanbul’da yapar. 1896 yılında Mülkiye Mektebi’ni bitirir. Ziraat Banaksı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda (Maarif Nezareti) çalışır. 1908 yılında II. Meşrutiyet’in açıklanmasından sonra Mülkiye ve Darü-l Fünün’da iktisat dersleri verir. Millet Meclisi’de (Meclis-i Mebusan) iki dönem Selanik ve bir dönem Çanakkale (Kale-i Sultaniye) milletvekilliği (mebus) yapar. 10 Şubat 1917’de Talat Paşa ve 14 Ekim 1918’de İzzet Paşa hükümetlerinde Maliye Nazırlığı’na getirilir. Mondros Silah bırakılması’nın (Mütareke) ardından Olağanüstü Harp Mahkemesi’nde (Divan-ı Harbi Örfi) 15 yıl mahkum edilince gizlice Avrupa’ya kaçar. Şubat 1921’de TBMM Hükümeti delegesi olarak Londra Konferansı’na katılır. 1922 yılında Genel Borçlar Yönetimi (Duyun-u Umumiye) temsilcisi olarak İstanbul’a döner. Lozan Konferansı’na Türk tarafının mali müşaviri olarak katılır. İsmet İnönü ile ihtilafa düşer ve bu görevden ayrılır. İstanbul’da Genel Borçlar Alacaklılar Vekilliği’nde bulunur. Haziran 1926 yılında İzmir’de Atatürk’e karşı düzenlenen süikasta karıştığı gerekçesi ile tutuklanır ve İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. 26 Ağustos 1926 yılında idam edilir.

     

 Mehmed Cavid Bey

     

Hüseyin Cahid (Yalçın)

   Gazeteci, yazar ve siyaset adamı Hüseyin Cahid, 1875'te Balıkesir' de doğdu.
   Meşrutiyet'in ilanını ardından, zamanın önemli gazetelerinden Tanin’i çıkardı. Aynı yıl İttihat ve Terakki'den milletvekili seçildi (1908). 1910-1922 yılları arsında Düyunu Umumiye’de Osmanlı delegesi olarak görev yaptı. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin büyük savunucusu ve Büyük savaşta Türk-Alman birliğinin en büyük destekçilerindendi. Savaş sonrası 1920’de İngilizler tarafından Malta’ya sürüldü. Sürgünden döndükten sonra 1922'de Tanin'i yeniden çıkarmaya başlayan Hüseyin Cahid tek partili rejime muhalif yazıları yüzünden İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. İzmir Suikastine de adı karıştı, fakat yargılama sonucu serbest bırakıldı.
   İnönü'nün cumhurbaşkanı olmasından sonra Çankırı milletvekili olarak meclise girerek (31 Aralık 1938) 1954'e kadar değişik seçim bölgelerinden milletvekilliğini sürdürdü. Hüseyin Cahid Yalçın 18 Ekim 1957'de İstanbul' da öldü.

   Hüseyin Cahid

 

Chevalier Nicolas de Janko

1897-1917 yılıları arasında Düyunu Ummiye’de Avusturya–Macaristan alacaklılarının temsilcisi olarak görev aldı. Konseyde ağırlığı olan bir yöneticiydi. Janko konsolosluk görevinde de bulunmuştu.

Dr. Rudolf Pritsch

1912-1917 yılları arasında Duyunu Umumiye’de Alman alacaklıları temsilcisiydi. Antwerp’te konsolosluk yapmıştı.

M. Guido Panfili

Avusturya-Macaristan alacaklılarının temsilcisi Panfili, Avusturya elçiliğinde görevliydi.

Kaynaklar:

www.canakkale.gen.tr

www.osmanli700.gen.tr

www.ata.boun.edu.tr

Ambassador Morgenthau's Story. 1918.

Murat Bardakçı, Hürriyet, 21 Ocak 2005

   Para resimleri...


Bölüm 4    

   Osmanlı Kağıt Paraları konusuna cesurca bir atılımla ilk kez Mine Erol sahip çıkmış, imkanları nisbetinde, o güne kadar pek tanımadığımız bazı kaimelerimizi yayımladığı kitabı ile tanıtmıştı.  

   1970’de atılan bu adımı 1979’da Nezihi Aykut’un çıkarttığı ve özü ile koleksiyonculara hitabeden bir inceleme kitapçık takip etmiş, sonrasında bu güzel uğraş Türk Nümismatik Derneğinin benzer adımları ile sürdürülmeye çalışılmıştı. Belirtmek gerekir ki, bölük pörçük de olsa, önemli yabancı nümismatlardan Kenneth Mc.Kenzie, Samuel Lanman, Sylvia Haffner, Arnold Keller ve Scott Cordry, bu konuyla ilgili araştırma ve bulguları bizlere ulaştırmışlardı.

   Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın kitabında ise Osmanlının çok geniş ekonomik tarihi başarı ile incelenmiş olmasına karşın, herhalde eserin amacı gereği, kaime ve banknotlar ansiklopedik bilgiler şablonunda incelenmisti.  

   Osmanlı Bankası’nın Garanti Bankası ile birleşmesi sırasında, Prof. Dr. Edhem Eldem tarafından, daha ziyade Bankanın tedavüle koyduğu Osmanlı Bankası Banknotlarını içeren bir eser, başarılı çalışma ve araştırmalar ışığında çok detaylı kapsamıyla meraklılara sunulmuştu.

    Bugün, konu ile ilgili gerek koleksiyonculara hitab edişi, gerekse iktisadi tarihimiz açışından önemli bilgi ve materyallere ışık tutması bakımından, şimdiye kadar yapılmış çalışmaların en kapsamlı ve iyisi olduğunu düşündüğümüz eserimizi koleksiyonerlerin beğenisine sunuyoruz.  

   Umarız ki bu çalışmamız, yakın tarihimizin önemli parçalarını barındırıp yaşatan Osmanlı Kağıt Para koleksiyonculuğunu hakettiği yerlere taşısın.

 

ANA SAYFA